Fosiller Nasıl
Oluşur
Ödevi indirmek için Word ya da Pdf Formatında indirebilirsiniz. Lütfen yorum yapmayı unutmayın..:)
Canlılar öldükten sonra organik-yumuşak
kısımları diğer hayvanlar tarafından tüketilir veya bakteriler tarafından
tahrip edilir. Eğer ortam bakterilerin yaşamasına uygun oksijene sahip değilse
ve ortam fosilleşmeye uygun taşlaşma süreci koşulları taşıyorsa, canlıdan arta
kalan kemik, kabuk ve diş gibi sert ve dayanıklı kısımlar fosilleşerek günümüze
ulaşabilir. Ayrıca hayvanların; kusmuk pelletleri, dışkı pelletleri (koprolit),
yumurtaları ve izleri de fosil olarak korunabilir.
1. Karbonlaşma: Bitki fosilleri deniz, göl ya da bataklık gibi ortamlarda gömülerek fosilleşebilir. Kömürleşme denen karbonlaşma olayıyla bitkiler kısmen veya tamamen değişerek kömür haline gelebilirler.
2. Petrifikasyon: Organizma kalıntılarının kristalizasyonla mineralojik bileşimlerinin değişmesidir. En iyi bilinen petrifikasyon tipi silisçe zengin suların bitki hücreleri içine girerek ağaç dokusunun damarlarının yüzeyi ve damarları arasındaki boşluklara silis depolanmasıdır. Buna silisleşmiş ağaçlar örnek olarak verilebilir. Ayrıca hayvan kabukları veya kemikleri, içlerindeki boşluk veya gözeneklerin kalsit, silis ve demirce zengin sularla dolarak kristalleşmesiyle demirleşmiş, piritleşmiş, silisleşmiş veya kalsitleşmiş hale dönüşebilirler.
3. Yer Değiştirme: Yer değiştirme çamur içinde gömülü olan organizma kalıntılarının sülfid (pirit) veya fosfat (apatit) mineralleriyle yer değiştirmesi sonucu oluşur. Bu süreçte mineraller, organizmanın anatomisinin detaylarını gösteren yumuşak dokularla yer değiştirebilir. Örneğin Almanya'da bazı şeyller içinde Devoniyen'de yaşamış bir trilobitin antenleri ve sefalopodların tentakülleri, piritleşmiş fosiller olarak bulunmuştur.
4. Yeniden Kristalleşme: Yeniden kristalleşme olayı hayvanın kabuğunun mikroskobik ölçüde detaylarını bozar. Buna karşılık kabuğun dış şeklinde bir değişiklik olmaz. Hayvan kabuklarının bir çoğu kalsiyum karbonat bileşimli aragonit mineralinden yapılmıştır. Milyonlarca yıl boyunca fosilleşme sırasında kalsiyum karbonat yeniden kristalleşerek daha duyarlı bir mineral olan kalsit haline dönüşür.
5. Yumuşak Dokuların Korunması Yoluyla
Fosilleşme: Bazen olağanüstü koşullar altında, organizmaya ait deri, tüy, doku
gibi bazı parçalar bozulmadan fosilleşebilir. Örneğin Sibirya'da buz kütlelerin
içinde binlerce yıl boyunca bozulmadan kalmış bütün mamut fosilleri
bulunmuştur. Hatta bu mamutların midelerindeki yiyecekler bile olduğu gibi
korunmuştur.Olağanüstü koşullar sıcak ve kurak iklimlerde de oluşabilir.
Mumyalaşma adı verilen bu süreçte yumuşak dokular, bakterilerce çürütülmeye
fırsat kalmadan kısa sürede kurur. Paleontologlar Çin'de bu şekilde derileri ve
tüyleriyle korunmuş dinozor fosilleri bulmuşlardır.
6. Organik Kapanlar: Bir organizmanın amber, doğal asfalt veya çürümüş organik madde içinde hapsolarak korunması sonucu oluşan fosilleşme şeklidir. Bunlardan amber, ağaç reçineleridir. Ağaçtan akan reçine bu sırada böcek, örümcek veya küçük kertenkeleleri yakalayabilir. Hemen katılaşarak sertleşen bu madde içindeki hayvan hiç bozulmadan ve tüm detayıyla milyonlarca yıl boyunca kalabilir.
Doğal asfalt, petrol kalıntısıdır. Asfalt suyla örtüldüğü zaman, susamış hayvanlar sudan içmek için geldiklerinde içine düşebilirler. Böylece yapışkan zeminden kurtulamayan hayvan yine hiç bozulmadan korunur. Bu tip ortamda fosilleşmiş hayvanlara Amerika'da Kaliforniya'da rastlanmıştır.
Bir başka ortam bataklıklardır. Her ne kadar asidik ortam organik malzemeyi bozsa da, daha sağlam olan kemikler bozulmadan kalabilir. Danimarka'da 2000 yıl öncesinden kalma bataklıklarda insan kalıntıları bulunmuştur.
6. Organik Kapanlar: Bir organizmanın amber, doğal asfalt veya çürümüş organik madde içinde hapsolarak korunması sonucu oluşan fosilleşme şeklidir. Bunlardan amber, ağaç reçineleridir. Ağaçtan akan reçine bu sırada böcek, örümcek veya küçük kertenkeleleri yakalayabilir. Hemen katılaşarak sertleşen bu madde içindeki hayvan hiç bozulmadan ve tüm detayıyla milyonlarca yıl boyunca kalabilir.
Doğal asfalt, petrol kalıntısıdır. Asfalt suyla örtüldüğü zaman, susamış hayvanlar sudan içmek için geldiklerinde içine düşebilirler. Böylece yapışkan zeminden kurtulamayan hayvan yine hiç bozulmadan korunur. Bu tip ortamda fosilleşmiş hayvanlara Amerika'da Kaliforniya'da rastlanmıştır.
Bir başka ortam bataklıklardır. Her ne kadar asidik ortam organik malzemeyi bozsa da, daha sağlam olan kemikler bozulmadan kalabilir. Danimarka'da 2000 yıl öncesinden kalma bataklıklarda insan kalıntıları bulunmuştur.
7. Boşluk ve Kalıplar: Asidik koşullar kayaç içinde korunmuş fosil hayvan kalıntılarını bulundukları yerde yavaşça eritir. Bu etki kaya içinde bir kalıp bırakır. Bu süreç genellikle kolay çözülen kalsitik kabuklarda daha fazla görülür. Kabuğun dış kısmının etkilenmesiyle dış kalıp oluşur. Bazen kabuk çözülmeden önce içi çökelle dolarak iç kalıplar meydana gelir.
8. İzler (Omurgalı ve Omurgasız Hayvanlar): Hayvanlar çamur gibi yumuşak bir zeminde yürüdükleri zaman bıraktıkları çeşitli ayak, kuyruk veya gövde vb. izleri sertleşerek korunabilir. Bu izlere ait boşluklar farklı bir çökelle dolduğu zaman kalıp haline gelir. Buna dinozorların ve insanların ayak izleri örnek olarak gösterilebilir. Paleontologlar, dinozorların ayak izlerini yorumlayarak onların yürüme ve hareket etme özelliklerini ortaya koyabilirler.
9. Fosil Benzeri Yapılar: Bazen mineraller, kayaçlar içinde büyüyerek fosil benzeri şekiller oluşturabilirler. Bunlara yalancı fosiller denilir. Örneğin dendrit kristalleri sıklıkla fosil sanılmaktadır.
Bunun dışında, bazen mumyalaşmış veya travertenle kaplanmış güncel hayvan veya bitkilere de rastlanabilir. Bu kalıntılar da gerçek fosil değildir. Zaman içinde fosilleşmeye aday örneklerdir.
Fosil çeşitleri
Bitki Fosilleri: Genellikle sert tohumlar ve tahta kısımlar fosilleşmiş olarak bulunur. Çiçek ve yaprakların kendileri korunmazlar ancak karbon etkisi onların yapısındaki çok ince detayları dahi korumaktadır.
Hayvan Fosilleri: Dişler, kemikler ve kabuklar, deri, et, kürk, tüyden daha fazla rastlanan kalıntılardır. Genellikle kemikler bulunur ancak Alaska, Siberya gibi yerlerde nadiren tüm mamut fosiline rastlanmıştır. Bu bölgelerdeki donmuş hayvanlar fosil olarak tümüyle milyonlarca yıl korunmuştur.
Kabuklu Deniz Canlıları: Milyonlarca yıl önce denizlerle kaplı olan bölgelerden su geri çekildiğinde kabuklu deniz canlıları çamur, kum ve balçığa gömülmüşlerdir. Bu şekilde fosil olarak milyonlarca yıl korunmuşlardır.
Amberler: Ağaç reçinesi içinde sıkışıp kalan hayvan fosilleri.
Bitki Fosilleri: Genellikle sert tohumlar ve tahta kısımlar fosilleşmiş olarak bulunur. Çiçek ve yaprakların kendileri korunmazlar ancak karbon etkisi onların yapısındaki çok ince detayları dahi korumaktadır.
Hayvan Fosilleri: Dişler, kemikler ve kabuklar, deri, et, kürk, tüyden daha fazla rastlanan kalıntılardır. Genellikle kemikler bulunur ancak Alaska, Siberya gibi yerlerde nadiren tüm mamut fosiline rastlanmıştır. Bu bölgelerdeki donmuş hayvanlar fosil olarak tümüyle milyonlarca yıl korunmuştur.
Kabuklu Deniz Canlıları: Milyonlarca yıl önce denizlerle kaplı olan bölgelerden su geri çekildiğinde kabuklu deniz canlıları çamur, kum ve balçığa gömülmüşlerdir. Bu şekilde fosil olarak milyonlarca yıl korunmuşlardır.
Amberler: Ağaç reçinesi içinde sıkışıp kalan hayvan fosilleri.
Fosil
nasıl oluşur?
Ölen canlıların fosilleşme durumları değişiklik
gösterebilmektedir. Binlerce yıl boyunca havayla ilişkisi kesilen canlı,
katılaşarak fosil haline gelir. Bu katılaşma bazen kömür haline gelebileceği
gibi, bazen de mermer ya da petrol haline de gelebilmektedir. Bu örnekler,
fiziki koşullara ve de canlıların türüne göre farklı çeşitlerde
çoğaltılabilmektedir.
Canlıların ölerek kalıntılarının hava almaması
sonucunda meydana gelmekte olan fosiller, oldukça farklı türlerde ve de yapıda
olabilmektedir. Örnek vermek gerekirse, canlıların herhangi bir kayaç üzerinde
bırakmış olduğu iz de, bilim dünyasında fosil olarak kabul edilmektedir. Bu
türden meydana gelmiş bir fosil üzerinde, milyonlarca yıl önce yaşamış fakat neslini
günümüze kadar getirememiş canlılar hakkında bilgiler edinilebilmektedir.
Canlı kalıntılarının üzerini kapayarak, kalıntının hava almamasını sağlayan etken madde, fosillerin oluşum sürecinde oldukça önemli bir rol oynamaktadır. Öyle ki, bu etken maddeler sayesinde farklı tür fosil oluşumları meydana gelmektedir. Taş, toprak, çamur ve de kil gibi maddelerin dışında daha birçok madde de kalıntıların havasız kalmasına neden olur ve kalıntıların çürümeden kalmasını sağlar. Reçine ve amber gibi maddeler de, kalıntıların üzerini kapayarak canlıların fiziki yapısının milyonlarca yıl boyunca bozulmadan kalmasını sağlamaktadır. Bu sayede, dünya üzerinde nesli tükenmiş olan hayvanlar hakkında çok detaylı incelemeler yapılabilmektedir.
Fosillerin çoğu toprak veya deniz altında bulunurken, bazı fosiller ise buzulların içerisinde yer almaktadır. Kutup bölgelerindeki soğuk hava, fosilleşme için uygun koşullar sağlarken, donan canlı kalıntıları buzulun içerisinde oldukça uzun yıllar boyunca hiçbir bozulmaya uğramadan kalabilmektedir. Fosilleşme olayında, fiziksel çevre oldukça büyük bir rol oynar. Öyle ki, fosilleşmelerin yapıları ve de türleri fiziksel çevreyle doğrudan alakalıdır. Fosilleşmiş olan canlı kalıntılarında, bazen canlı doku tamamen yok olarak canlıdan geriye sadece kemikler kalmaktadır. Bu kemikler arkeoloji biliminin de yardımıyla incelenir ve kemiklerin hangi tür canlıya ait olduğu belirlenir.
Fosiller, bilimsel araştırmalar için önemli bir
rol oynamaktadır. Yapılan kazılarla fosiller çıkarılır ve eski dünya yaşamı
hakkında bilgiler edinilmeye çalışılır. Bu araştırmalar ışığında, 21.yüzyılın
başlarında Antarktikada 70 milyon yaşında olan
bir bebek dinozor bulunmuştur. Bulunan bu dinozor fosili, buzul bölge
fosiline verilebilecek en iyi örnektir. Türkiyede bulunan en yaşlı fosil
kemiği ise 70 milyon yıl önce yaşamış olan
Mosasour adlı hayvana ait bir kemiktir. Bu kemiğin boyu 18
metre uzunluğundadır. Yine Kırıkkale'den çıkarılan ve 25 milyon yaşında olduğu
anlaşılan Gergedan fosili, ülkemizden çıkarılan önemli fosiller arasında yer
almaktadır.
Kabuklu Deniz Canlısı Fosilleri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder